Güvenli ve konforlu sürüş teknikleri

Yol bisikletlerinin orta sınıf arabalar kadar iyi hızlanma oranlarına sahip olduğu yıllardayız, çoğu zaman ışıklardan çıkışta araçlar arkamızda kalıyor, birkaç saniye sonra yanımıza ulaşabiliyorlar. Bu durum eminim hepimiz için gurur kaynağı olmuştur, en azından ben yıllar önce böyle düşünürdüm. Tabi yol bisikletinde fren mesafesi arabalar kadar kısa değil, dolayısıyla duruşlarda yaşadığımız sorunlar, biz yol bisikletçileri için kazaya davet çıkaran en büyük etken. Bu makalemde sizlere daha güvenli bisiklet sürüşü ve dolaylı yoldan da olsa daha konforlu bir bisiklet sürüşü için küçük ama faydalı tüyolar vereceğim, şimdiden iyi okumalar.

 

Türkiye’de ve büyük bir şehirde yaşıyorsanız öncelikle kendi başınıza karar verme yetisine sahip olmanız gerekli. Akan veya durağan bir trafikte bisiklet kullanıcılarına yol vermek, kurallara uygun olarak uzağından geçmek bizim kültürümüze pek uygun değil 🙂

Yazacağım tüm listenin en önemli kısmı önünüze bakmak. Bugüne kadar hiç kaza yapmamın tek sebebi sadece önüme bakmamdı diyebilirim. Ufuk çizgisine kadar bakabildiğim her noktaya bakar, her türlü riski göze alır öyle sürerim 🙂 hala canlıyım ve bisiklet sürmekten çok keyif alıyorum…

1. Trafik ışıkları

Aslında en önemli konulardan bir tanesini ilk sıraya aldım, ola ki takıldığınız bir yer olursa kaybolmadan sayfanın en başına çıkıp okuyabilirsiniz 🙂

Ülkemizin en büyük şehri olan İstanbul’da trafik ışıklarının değişme ortalaması 40 50 saniye civarı. Dolayısıyla yolda giderken önünüze gelecek olan ışık 30 saniyedir yanıyorsa ufak ufak frene basma zamanınız gelmiş demektir. En geç 20 saniye içerisinde ışık kırmızıya dönecek, yayalar koşa koşa yola atlayacaklar ve eğer hala frene basmadıysanız güzel bir çarpışma sizi bekliyor olacak. Bunu önünüzdeki tüm ışıklar için yapmalısınız. Aynı şekilde kırmızı ışıklar da 30 saniyedir yanıyorsa boşuna frene basmayın, siz ışığa gelene kadar ışık yeşile dönecektir, artık yol sizin 🙂

2. Gözler! Gözlerimiz..

Bir bisikletçinin en hayati duyu organı gözleridir. Trafikte giderken gözleriniz en az 100 150 metre önünüzü, yol boyunca sağınızda ve solunuzda park etmiş olan arabaları ve yine yolun sağında ve solunda bulunan sokak giriş çıkışlarını kontrol etmeli. Hiçbir kaza aniden meydana gelmez, kazaların geliş sebebi aslında “olası tehlikeleri önceden görememek”tir. Yanınızda park etmiş araçlardan birisi aniden kapıyı açabilir veya aniden yola fırlayabilir. Eğer buna hazırlıklı değilseniz kırık köprücük kemiğine hazırlanın 🙂 Elf gözlerin neler görüyor Legolas? O taksi yola mı çıkacak?…

legolas-gozler

3. Kulaklar ve duyu algısı

Yeni kuşak bisikletçilerin en çok yaptığı yanlışa geldi sıra; müzik dinlemek. Yo hayır bisiklette müzik dinlemeyin demiyoruz, hobi olarak yine dinleyin 🙂 Ama bisiklet üstünde, hele ki trafikte dinlemeyin. Bisiklette dinlenecek müzikler diye listeler bile görüyorum youtube ve spotify’da. Arkanızdan ambulans, itfaiye, polis vb. gibi yasal önceliği olan bir araç geliyor olabilir, bir bisikletçi olarak onlara yol vermeniz gerekli. Eğer d100 gibi (e5) bir karayolunda hızla gidiyorsanız yanınızdan hızlıca geçen bir tır, rüzgârıyla sizi altına alabilir. Bu tip bir olaya maruz kalmamak, dolaylı yoldan da olsa sizin elinizde. İyi duyan veya kulaklık takılı olmayan bir kulak gayet iş görür. Rüzgârın sesini dinleyin, bisikletinizin sesini dinleyin, vites sisteminizin sesini dinleyin, jant göbeklerinizin ve aynakolunuzun sesini dinleyin. Bunlar hem bisikletinizin sağlığı ve ömrü açısından faydalı hem de sizin vücut bütünlüğünüz açısından önemli duyular. Dağılmış bir jant göbeği, kendini hem ses hem titreşimle belli eder ve eğer fark etmezseniz ciddi kazalara yol açabilir.

legolas-kulaklar-ve-duyma-algisi

4. Şeritler

Özellikle trafiğin yoğun olduğu büyük şehirlerde bisiklet kullanıyorsanız, ne zaman, nerede olmanız gerektiğini iyi bilmeniz gerekmekte.  Bu konu hakkında birçok çalışma ve farkındalık hareketi yapılmakta fakat bu konuda yapılan en büyük yanlışlar yolun solundan gitmek ve ters şeritte gitmek. Nedense bazı konularda fazlaca ısrarcıyız, bunların başında ise ters şeritte gitmek geliyor. Ters şeritte giderken bir aracın size çarpmasından daha büyük bir risk var; bir bisikletlinin size çarpması… En önlenemez kazalardan bazıları sadece bisiklet ve bir başka bisikletten oluşan kazalar. Birçok kez düz ve trafiğin olmadığı yolda kafa kafaya girmiş bisikletçiler gördüm.

5. Fren mesafeleri

Yol bisikletinde fren durmak için değil, yavaşlamak için konulan bir aksesuardır, dolayısıyla yavaşlamak için frene basmak, durmak içinse biraz pratik yapmak mecburiyetindeyiz. Yüksek hızlarda durmak zaten zorken yolun durumuna ve lastiğin kalitesine göre “durmak” iyice zorlaşıyor. Yaz veya kış fark etmeksizin kullanmanız gereken en ideal oran %70 ön fren, %30 arka fren olmalı. Kısacası en çok sıkmanız gereken fren ön, tabi çok dikkatli olmalı ve bol bol pratik yaparak bu durumu pekiştirmelisiniz, bilinçsizce sıkılmış bir ön fren ciddi kazalara ve uçmalara (ön fren kanatlandırır) sebep olabilir. Benim fren alışkanlığım ise biraz daha değişik; ön freni sabit sıkmadan aralıklarla %80 oranında sıkıp bırakır, arka freni ise sürekli %30 %40 civarı sıkarım. Vücudumun konumu ise hava durumlarına göre değişiyor; yağmurlu havalarda daha dik ve normal sürüş pozisyonda ancak durabilirken, kuru ve sıcak havalarda lastiğin yere çok daha iyi tutunmasına güvenip arkaya veya öne yükümü dağıtarak duruyorum. Ama bu alışkanlık uzun süreler boyu deneyerek edindiğim bir alışkanlık. Yani en iyiyi bulana kadar biraz düşmek gerekiyor.

yol-bisikleti-on-fren-kanatlandirir

6. Lastikler ve lastik hamurları

Lastik seçimi aslında gayet uzun bir konu ama kısaca değinmek gerekirse her mevsim için ayrı üretilmiş lastikler bulunuyor. Bulundurmanız gereken lastik tipi ise mevsime ve hava şartlarına uygun hamurda üretilmiş olan tip lastik.  Yaz, kış ve baharlık lastiklerin dış yüzeyleri farklı sertlikteler ve bu doğrudan konfora güvenliğe ve sürüş keyfine etki ediyor. Bu arada all season veya four season vb. isimlerle üretilmiş lastik tipleri mevcut, bunlar her tür hava şartında ortalama sürüş konforunu ve güvenliği sağlayabilen lastikler. Aslında her yol bisikletçisinde en az 3 çift lastik olmalı. Bu 3 çift lastik ise yazlık kışlık ve bunların dışında her hava şartlarına uygun olan (all season veya four season tip) tip lastikler. Ortalama bir lastik ömrünün 5000 km olduğunu düşünerek kilometre saatinizdeki rakamlara bakarak ne zaman değiştirmeniz gerektiğini az çok kestirebilir, veya biraz daha aşina olduktan sonra elinize aldığınız lastiğin aşağı yukarı ne zaman değişmesi gerektiğine karar verebilirsiniz.

7. Işıklandırma

Işıklandırma, diğer araç, yaya ve bisikletlere orada olduğumuzu ve ne yöne ilerlediğimizi belli etmemiz için en büyük ve en basit araç. Buna dolaylı yoldan da olsa iletişim aracı diyebiliriz. Ortalama hızları 38 39 km/s ‘te seyreden yol bisikletçilerimiz var ve bu hızlarda kendinizi belli etmeniz fazlasıyla önemli, zira bisiklet denilince her sürücünün aklında 10 km/s hızla giden mahalle bisikletlileri geliyor.

Işıklandırmayla ilgili yaptığımız en büyük hata ise haddinden fazla ışıklandırmamız 🙂 Yolda giderken çoğu zaman bisikletinin her yerinde ışıklandırmalar, ledler (hatta galiba çakar var kıps kıps^^) olan sürücüler görüyorum. Bu ise kendi güvenliğimizi ve konforumuzu artırırken diğer insanların (özellikle araç şoförleri) güvenliğini düşürdüğümüz anlamına geliyor. Çin menşeili birçok fener fazlasıyla güçlü (cidden 1000 lümen parlaklık verebilenler var) ve bu parlaklık başınıza iş açabilir benden söylemesi.

Ben ön ışıklandırma için Moon Meteor 250 kullanıyorum, kendisi gayet yeterli ve lükse kaçmayan ama güven veren bir ürün. Ortalama 6 saat pil ömrü var ve bu bana fazlasıyla yetmekte. Arka için ise Lifeline marka bir aydınlatma kullanıyorum, pilinin kaç ay gittiğine dikkat dahi etmedim, ama çok rahat 2 ay çıkarıyor diyebilirim.

8. İşaret ve sinyaller

Yüksek hızlarda her ne kadar mümkün olmasa da düşük hızlarda seyrederken diğer sürücülere el veya ıslıkla işaret vermek, sürücülerin, bizim ne yapacağımızı bilmeleri açısından fazlaca önem taşıyor. Duracağınız zaman dur işareti, sağa veya sola döneceğiniz zaman yine ilgili el işaretlerini vermeniz güvenliğinizi dolaylı yoldan artıracaktır. Konuyla ilgili “Bisikletçinin işaret rehberi” makalemize göz atarak bu işaretlerin detaylı anlatımlarına ve grafiklerine göz gezdirebilirsiniz.

Korna veya zil gibi işaretçilerin yol bisikleti için uygun aksesuarlar olmadıklarını her fırsatta dile getiriyorum, lütfen o güzel yol bisikletlerine çın çın öten zillerden takmayın, yüksek hızda giderken sesini sadece siz duyabilirsiniz.

9. Kask

Kasksız bisiklet sürülmez, yol bisikleti hiç sürülmez. Diyerek konuyu kısa ve net olarak kestirip atabilirim. Bağımsız firmalar her sene “en iyi kask”, “en hafif kask” gibi araştırmalar yapıyorlar. Çünkü kask bir bisikletçi için “jant kadar olmazsa olmaz” bir ekipman ve kask takmak olası bir aksilikte sizi çok büyük kazalardan kurtarabilir.

Son olarak eklemek istediğim birkaç cümleyi daha hazır siz makaleye kendinizi kaptırmışken ekleyeyim; güvenlik konusu yol bisikleti için vazgeçilmezdir. Yapmak istediğiniz hız rekoru denemelerini trafiğe açık alanda yapmayın zira sağlam gitmek, hızlı gitmekten daha önemlidir.

Ve evet, herkes bir gün Legolas olabilir.

Bir cevap yazın